ANKARA KALESİ’NDEN

 ANKARA KALESİ’NDEN

“Voleybol Her Yerde” projesinin daveti hem mail adresime düştüğünde hem de telefonla aranıp davet edilmem de duyduğum heyecanı ve mutluluğu anlatamam. İnanın 43 yıldır bu mesleğinin içinde olan biri olarak, binlerce davete katılıp, haber takibi yapmama rağmen böyle bir heyecan duyduğumu hatırlamıyorum. Kendi, kendime “Neydi beni bu kadar heyecanlandıran ?” dedim. Sonra cevap aramaya başladım. Cevabını da kısa sürede buldum. 24 Haziran seçimleri ile birlikte Türkiye , Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçmişti. 9 Temmuz tarihinde televizyon başında Cuhmurbaşkanımız sayın Recep Tayip Erdoğan, Bakanları açıklıyordu. Sıra Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Mehmet Kasapoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk isimlerine geldiğinde soğuk terler döktüğümü hissettim. Kendi, kendime , “Ne oluyor “dedim. Neydi beni bu kadar tedirgin eden ? “Tabi bu sorunun cevabını da bulmakta zorlanmadım. Son 20 yılda ilk kez işsiz kalan bir gazeteciydim. Vakit, Anayurt, Star, Sabah ve son olarak da 4 yıl Habertürk gazetelerinde görev yaparken, bu görev değişimlerinde mutlaka, gidene “güle “, gelene de “hoşgediniz ” yazıları yazmışım. Beni tedirgin eden şimdi böyle bir imkana sahip olamamdı. Oysa ki, bu dilek ve temennilerimi iletebileceğim, bir sürü mecra vardı. Bunu rahatlıkla yapabilirdim. Ama ciddi bir gazetenin spor sayfasından sesleniş hiç birinin yerini tutmaz. İnanın yaklaşık 4 aydır her iki Bakanımıza nasıl sesleneceğimin hayalini kurdum. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’a göre Gençlik ve Spor Bakanımız Muharrem Mehmet Kasapoğlu’nu daha çok tanıyordum. Bu süreçte hep Ziya Selçuk’u takip ettim. Televizyon, programlarını izledim. Açıklamlarını pür dikkat dinledim. Dergilerden, kitaplardan araştırdım. Kendisini tanıyan eğitim camiasından tanıdıklarımdan bilgiler derledim. Kendisi hakkında çok güzel şeyler duydum.Ülkemizin en önemli sorunlarının en başında olan eğitim konusunda böyle bir Bakana sahip olmak beni çok heyecanlandırmıştı. İnsanın kendi yaptığı işler ile ilgili bir şey söylemesi çok hoş değildir ama, insansız zaman zaman bu tür hataya düşebiliyoruz. İşte şimdi kuracağım cümlede olduğu gibi…Şahsım son 20 yılda başta okul sporları başta olmak üzere, “amatör futbol “, “amatör spor branşları”, “engelliler ve spor”, “yerel yönetimler ve spor”, “Türkiye’nin olimpiyat düzenleme hayaline katkı”, “tesis ve spor kütürü”konularında en fazla, haber, röportaj, televizyon ve radyo programı yapan basın emekçi olduğumu düşünüyorum. 20 yıl sonra ilk kez , bir görev değişimini yorumlayacak ciddi bir limanım yoktu. İşte bu heyecanla Çarşamba sabahın erken saalerine kalkıp, Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Başkent Voleybol Salonu’nun yolunu tuttum. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Voleybol Federasyonu’nun birlikte yürüteceği “Voleybol Her Yerde ” projesinin startı verilecekti. Sanki hayatımın en uzun tatilinden dönmüş biri gibi büyük bir heyecan içindeydim. Yeni hükümet sistemi ile kurulan kabinede Milli Eğitim Bakanımız ve Gençlik Bakanımızla bu kadar yakın olacaktım.

ANILAR RESMİ GEÇİT YAPTI

TVF Başkent Voleybol Salonu’nun parkelerine kurulan tören platformunun basına ayırılan bölümünde ki sandalye oturduğumda bu salonda yaşadıklarım sanki gözlerimin önünde resmi geçit yapmağa başladı.2009 Nisanı’nda temeli atılıp, 8 ay gibi kısa bir sürede bitirilen tesiste yaklaşık 10 yıl içinde şahit olduklarımız sanki bir rüya gibi. Bu salondan 52 yıl aradan sonra Filenin Sultanları’nı takım sporlarında bir “ilk”e imza atarak Londra Olimpiyatları’na uğurlamışdık. Ardından Filenin Efeleri tarihinde “ilk “kez Avrupa Ligi’nde final oynamıştı. Yıldız Kızlar, Dünya ve Avrupa Şampiyonu onurunu bu salonda yaşatmıştı. Aynı jenerasyon Avrupa Genç Kızlar Şampiyonu apoletini yine TVF Başkent Salonu’nda takmıştı. Genç Erkekler, Avrupa Şampiyonası elemelerinde birinci olurken yine bu salonun parkeleri akıtılan terlerle ıslanmışdı. Filenin en Küçük Sultanları, tarihimizde ilk milli sınavlarını yine Başkent’in en modern voleybol mabedinde verip, müthiş bir sayfa açmıştı. Türk voleybolunun geleceğinin ne kadar emin ellerde olduğunu küçücük yürekleri ile herkese göstermişlerdi. Küçük Kızlar Voleybol Milli Takımımız, Sırbistan, Makedonya ve Romanya’ya set bile vermeden şampiyon olmuştu. Bu salonda kısa sürede inanılmaz şeyler olmuştu. Olmaya da devam ediyordu. Çok büyük organizasyonlar yapıp, Avrupa ve dünyanın takdirini kazanıyorduk. Halkbank Erkek Voleybol Takımı, Ankara’ya, Türkiye’ye , Halkbank camiasına yine bir “ilk”i bu salonda yaşatıp, tarihinde ilk kez CEV Kupası zaferini kazanırken, bu tribünler alkış tutmuştu. Hele salonun hemen yanıbaşında ki TVF Voleybol Lisesi’nin yıldızları bile kıskandıracak pırıl, pırıl gençleri… Neler, neler yaşamıştık. O kadar anılara , hatıralara yolculuk yapmışız ki, meslekdaşım TRT Spikeri Faruk Mutkan ‘ın açılış konuşması ile rüyadan uyandım. Gerekten bu salonda son yılların Türk sporunda en büyük başarılara tanıklık ettik.

“TÜM DİKKATİMLE DİNLEDİM.”

Tören başlamıştı. Konuşulacak, verilecek mesajları tüm dikkatimle dinlemeye başladım. İlk konuşmAyı yapan Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, imzalanan protokol ile Türk voleybolu için tarihi bir adım atıldığını dile getiriyordu. Üstündağ, “Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi okullara ait spor saha ve salonları, federasyonumuzla ortak kullanılmaya başlanacak. Voleybol sporuna ilişkin eğitimler, etkinlikler, kurslar, yarışmalar ve oyun sahaları, Bakanlık ve federasyonumuzun ortak çalışmasıyla planlanacak ve yapılacak. Sadece öğrencilerimiz için değil, beden eğitimi öğretmenlerimiz için de federasyonumuzca eğitim çalışmaları yürütülecektir. Her şeyi devletimizden bekleyip kolaycılığa kaçmıyoruz. Elimizi taşın altına koyarak, sorumluluk üstlenerek, iş birliği içinde sorunlara çözüm arıyoruz. Devletimizin kaynaklarını, gücünü milletin hizmetine sunmasında ortaklık yapıyoruz. İki Bakanlığımızla birlikte geleceğin yıldız voleybolcularını yetiştireceğiz.Okullarımızdaki salonlar, voleybol branşının hizmetine daha çok sunulacak. Bazı salonlar uygun değilse uygun hale getirilecek. Öğretmenlerimizle birlikte bu iş daha güzel noktalara ulaşacak.” derken, ülkemizin en başarılı spor federasyonlarından biri olması nedeniyle alkışı ve takdiri fazlasıyla hakettiğini düşünüyorum.

SİZ ESKİTİN BİZ YENİSİNİ YAPARIZ “

Ardından Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasaoğlu, Bakanlığın ilçelerden beldelere kadar çok güzel tesisler yaptığının altını çizerek, “Siz gençlerden bu tesisleri gece gündüz doldurmanızı bekliyoruz. Var mısınız gençler. Bu tesisler siz gençler içinde olmadan hiç bir anlam ifade etmez. İnternette vakit geçirmeyeceksiniz, sanal oyunlarla çok fazla oyalanmayacaksınız. Geleceksiniz spor yapacaksınız. Bu salonları eskiteceksiniz, bizler de yenisini yapacağız. Sadece voleybol her yerde olmayacak, spor her yerde olacak. Bizler, sizler için varız. İnşallah sizler de ülkemizi sportif başarılarınızla, zihinsel ve bedensel gelişiminizle çok güzel yerlere taşıyacaksınız.” şeklinde konuştu.

“BİREYLERİN GELİŞİMİ İÇİN SPOR ÖNEMLİ “

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sporun, bireylerin sağlıklı gelişmesi, insani ilişkilerinin iyileşmesi, kültürel açılımlar sağlanması açısından büyük katkı sağladığını ifade ederek, “Biz insanın gelişimini hep üç açıdan ele alırız. Birincisi zihinsel, ikincisi duygusal, üçüncüsü de fiziksel. Eğer çocuklarımızda, gençlerimizde bu üç gelişim alanı birlikte değerlendirilmezse o zaman yarım insan ortaya çıkıyor. Tam insanın ortaya çıkabilmesi için bu üç alan ile okullarımızda sporun büyük bir ivme ile geliştirilmesi gerekiyor.Gençlerin sorumluluk bilinci, iş birliği, takım çalışması gibi becerileri kazanmalarında spor çok önemlidir. Voleybol Federasyonu’nun çalışmalarını yakından takip ediyorum. Voleybol camiası ile uzun yıllardır irtibat içindeyim. Protokolle Türk voleyboluna nitelikli sporcular kazandırılması, beden eğitimi öğretmenlerinin yeterliliklerinin artırılması, okullara voleybol sahalarının kazandırılması, Bakanlığın bütün tesislerinin de voleybolun hizmetinde kullanılması konularında önemli mesafeler almayı hedefliyoruz ” diyerek protokola imzalarını atılar.

“KISMET BUGÜNMÜŞ “

En fazla birlikte görmeyi arzu ettiğim bir fotoğraf vardı karşımda. Ülkeminin yeni yönetim sisteminin iki önemli Bakanı ile karşı karşıya idim. Ulusal ve evrensel gelişimlerden kopmadan Başkent Ankara’da habercilik yaparken , en fazla dert ettiğim ve spor alanın en önemli temsilcisi vardı. Avazım çıktığı kadar haykırarak, duygularımı iletmek istedim.Sonra da “Dur ne yapıyorsun “deyip kendimi frenledim. Ankara Kalesi’nden sayın Bakanlarıma seslenmek için kısmet bugünmüş.

SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIMA AÇIK MEKTUP

Sayın Bakanım, meslek hayatıma başladığım günden itibaren, okul sporlarına ne kadar büyük önem verdiğini bizi yakından takip edenler çok iyi bilirler. Türk sporunun en büyük kaynağı olan okullara gösterdiğimiz hassasiyeti bundan sonra da tüm samimiyetimizle sürdürmeye devam edeceğiz. Üzülerek ifade etmeliyim ki, okul spor faaliyetleri tüm iyi niyetli çabalara rağmen istediğimiz düzeyde değil. Olimpiyat düzenlemeye aday bir ülkenin okul spor organizasyonunda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Katılım son derece düşük. Dünya azalan gençlik nüfusunu artırmak için çareler ararken, Türkiye en büyük zenginliği olan 18 milyon genç nüfustan çok azını spor alanına getirebiliyoruz .Okul spor faaliyetlerinin önünde en büyük engelin mevcut eğitim sistemimizin olduğunu herkes biliyor. Öğrencilerimizin karşısında, sınav, dershane, gelecek kaygısı gibi çok güçlü rakipler var. Gençlerimiz ve veliler bu nedenle yeterince spora yönelemiyorlar. Sizinde çok iyi bildiğiniz gibi, 21 Yüzyılın Türkiye’sinde sporun eğitimin önünde bir engel gibi görülmesi gibi vahim bir durum var. Oysa ki sporun bırakın engel olmayı, bireye sağlıklı olmanın yanında o kadar o kadar çok pozitif katkısı var ki, bunu sizin gibi bir değere anlatmaya gerek olmadığını çok iyi biliyorum. Ama bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Ailelerimiz ve çocuklarımız huzursuz ve endişeliler Sporun zirvesi olan olimpiyatlar talip bir ülkenin bu sorunu mutlaka çözmesi gerekir. Eğitimi, öğretimi sadece ders kitapları arasında arama yanlışından vazgeçmez isek, bedelini ağır öderiz. Ve de ödemekteyiz. Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle desteklenmeyen eğitim bireyi hayat mücadelesinde çok zorlar. Türkiye bu yanlıştan mutlaka dönmeli. Öğrencilerimizi okula adımını attığı gün gün sporla tanıştırmalıyız. Beden Eğitimi Dersi, “1 saat mi olsun, 2 saat mi olsun ” tartışmalarından, bu son derece önemli dersin, diğer derslere çalışmak için joker olarak kullanılması yanlışından vazgeçmeliyiz. Okul bahçelerinde sözüm ona Beden Eğitimi dersi icra edilirken sergilenen fotoğraflar bu ülkeye yakışmıyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı vakit geçirmeden samimi bir değerlendirme yapmalı. Her iki kurumdan da ciddi şikayetler var.Özellikle okullar ve beden eğitimi öğretmenlerini son derece moralsiz buluyorum. Olimpiyat düzenlemek gibi spor alanındaki en büyük hayalini gerçekleştirmek için büyük mücadele veren Türkiye’nin başkenti Ankara’da okul sporlarında sorun olduğunu çok iyi biliyorum. Son yıllarda okul spor faaliyetlerinde imkanların artmasına rağmen coşku ve heyecan her geçen azalıyor. Biz okul spor faaliyetlerinde hem geleceğin olimpiyat sporcularını bulacağız, hem de futboldan başka hiç spor dalına seyirci bulamadığımız ülkemizde olimpiyat oyunlarına tanıklık edecek seyircileri arayacağız..En önemlisi de spor kültürümüzü artıracağız. Sayın Bakanım, Türkiye’nin spor alanında en büyük hedefi olimpiyat düzenlemek. Bu ülke mutlaka sporun zirvesi olan olimpiyatı düzenleyecektir. Bundan hiç şüphem yok. Şunu gördük ki, tesis ve organizasyon noktasında hiç sıkıntı yaşamayacağız. Ama mevcut spor kültürü ile düzenlenecek olimpiyat Türkiye çok büyük faydalar kazandırmayacak. Eğer Türkiye olimpiyat düzenlemek gibi büyük bir hayalin peşinde koşuyor ise, okul sporlarını yeniden gözden geçirmeli. Bir nesle ilham vermek için spor , “olmaz” ise ” olmazımız ” olmalıdır. Spor yapmayan, spor kültürü ile tanışmayan bir tek birey bile kalmamalıdır. En içten, kalbi duygularımla başarı dileklerimi saygılarımla iletirim.

Bu Yazı İçin Ne Düşünüyorsun?

Yorum Yap