Almanya‘nın en üst futbol ligi olan Bundesliga‘da forma giyen “ilk” Türk futbolcusu olan Aykut Ünyazıcı‘nın futbol ve eğitim hayatı gökyüzündeki yıldızları bile kıskandıracak kadar heyecan verici.
ALİ ÖCAL/ ÖZEL HABER -FOTOĞRALAR CEVAT UĞRAŞ-AHMET EROĞLU
Almanya’nın en üst ligi olan Bundesliga’da forma giyen “ilk” Türk futbolcusu olan Aykut Ünyazıcı ile yıllar sonra röportaj yapmak, www.golankara.com’a nasip oldu. Yıllardır izini sürdürdüğümüz, ama bir türlü çalıştığımız gazetelerin sayfalarına, radyoların mikrofonlarına, televizyonların ekranlarına taşıma fırsatı bulmadığımız Aykut Ünyazıcı ile buluşmamızı, Ankara’nın Türk futboluna armağanı, Başkentin çıkardığı 3 gol kralından biri olan Ertan Adatepe gerçekleştiriyordu. Fırsat buldukça halini, hatrını sormak için telefonla aradığımda Ertan ağbiye, Aykut Ünyazıcı’yı sorduğumda bombayı patlatıyordu. Ertan ağbi, her zamanki, zerafet ve inceliği ile, “Aliciğim, anam Aykut’u getiriyorum. Sen gününü belirle ” dediğinde havalarda uçtum. “Salı günü saat 12:30’da buluşuyoruz”dedik.
Denilen gün ve saatte Ankara Tenis Kulübü’ndeyiz. Ertan Adatepe, Aykut Ünyazıcı, Güneş Spor Kulübü Başkanı Aykut Akalın‘ın sözleşilen saatten önce biraya gelmişler, koyu bir sohbete dalmışlar. Ardından beni arayıp, “Biz hazırız “diyorlar. Koştur, koştur, yıkılan 19 Mayıs Stadı’nın enkazlarının arasından geçip, Türk futbolunun belki de son 60 yılının çok önemli gelişmelerine tanıklık etmiş üç isminin yanından. Ardından bu tarihi güne tanıklık edecek arkadaşlarda binbir zorlukla bize ulaşıyorlar. Malum, 19 Mayıs Stadı’na veda her şeyi altüst etmiş durumda. TRT‘den Mahmut Yalav, Anayurt Gazatesi Spor Müdürü Cevat Uğraş ve Ahmet Eroğlu‘da hazır tarihi güne tanıklık etmeye. Sabırsızlıkla yenilen yemeğin ardından, ses kayıt cihazları açılıyor, fotoğraf makinalarının ayarları kontrol ediliyor. Sonra bir biri ardına soru yağmuruna tutuyoruz Aykut Ünyazıcı’yı nasıl tutmayalım… Böylesine büyük bir futbol, eğitim başarısı, kaç Türk filmine, kaç romana konu olacağı bilinmez bir yaşam öyküsünün kahramanı var karşımızda. Hem de tüm belgeleri ile, tüm fotoğrafları ile… Ünyazıcı, Cumhuriyetin çiçeği burnunda Başkenti Ankara’da 1936’da başlayan hayatından kesitler sunmaya” Neler mi anlattı neler… Sözü tamamen artık o’na bırakıyoruz”
“ÇANKAYA AYRANCI’DA GEÇEN ÇOCUKLUK”
“Her çocuk gibi futbola ben de mahalle arasında arkadaşlarımla top oynayarak başladım. Çankaya’nın Ayrancı Mahallesi’nin sokaklarında taştan kaleler kurup, hava kararıncaya kadar top peşinde koşardık. İlk ve Orta okul yıllarında iddialı mahalle maçları yapardık. Güzel günler di… Arkadaşlıklar, dostluklar samimi idi…”
“ATATÜRK LİSESİ VE FUTBOL”
“Ankara’nın en köklü liselerinden Atatürk Lisesi’nde eğitim öğretim hayatımıza başladığımda futbola olan sevgim ve ilgim devam etti. O yıllarda çok çekişmeli okul maçları olurdu. Atatürk Lisesi, Gazi Lisesi, Ticaret Lisesi takımları çok başarılıydı. Maçları sonradan öğreniyoruz, çok takip edenler olurmuş. O zaman, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Hacettepe, Güneşspor, Oto Yıldırım, Şekerspor takımlarının yöneticileri, antrenörleri maçları takip ediyorlar. Beğendiklerini kulüplerine alıyorlar”
“AVNİ BULDUK KEŞFETTİ”
“O zamanlar Güneşspor Kulübü Başkanı Avni Bulduk, beni takip ediyormuş. Bir lise maçı sonrası yanıma gelip, “Seni aramızda görmek istiyoruz “deyip, bana bir miktar para verip, “Foto Güzel’e git 8 vesikalık fotoğraf çektirip gel “dedi. O yıllarda Oto Yıldırım adında bir takım var. Bu takımdan Orhan ağbi de beni takip ediyormuş. Avni ağbiden sonra o da yanıma sokuldu. O ‘da, “Senin Güneşspor’da oynama şansın yok. Gel Oto Yıldırım’da oyna “diye teklifte bulundu. Hatta bana, “Arabanız var ise size lastik de veririz ” dedi. O yıllarda lastik karaborsa kolay, kolay bulunmuyor. ”
“BABAM ZOR İKNA EDİLDİ”
“Ben akşam babama, anneme konuyu açtım. Teklifleri söyledim. Babam futbol oynamama karşı. O tahsilden yana. Okumamı istiyor. Araya lisede idman hocam Turgut Kardaş giriyor. Avni Bulduk’un Atatürk Lisesi’nde ayrı bir yeri ve önemi var. Sonunda babam ikna edildi. Babam, “Kendine güveniyorsan git oyna “dedi. Böylece ilk lisansım Güneşspor’da çıkmış oldu ”
“İLK MAÇIM ANKARA DEMİRSPOR İLE “
“İlk resmi maçıma 19 Mayıs Stadı’nda çıktım. Ankara Demirspor’la oynuyoruz. Ben sağ açık oynuyorum. Karşımda da Hikmet ağbi oynuyor. Beni durduramıyor. Çok sert giriyor, küfürler ediyor.Bir ara ben kızıyorum, dayanamıyorum, atletizm pistine doğru yürüyorum. Orhan ağbi arkamdan sesleniyor, “Oğlum nereye gidiyorsun “diyor. Ben de , “Böyle futbol oynanmaz. Ben oynamıyorum ” diyorum. Sonra Orhan ağbi, “Sen geç benim yerime “diyor. Ben tekrar oyuna dönüyorum. Hakem de Cezmi Başar. Böylece futbolu bırakmaktan vazgeçip, koşmaya başlıyorum. Orhan ağbi, Hikmet’le ne konuştu ise bana hiç dokunmuyor”
“GENÇ MİLLİ TAKIMA ÇAĞRILIYORUM “
“Lise son sınıfta hem futbol, hem okul beni bir hayli zorluyor. O zaman lise son sınıfta bir de bitirme sınavı olurdu. O yıl ben Genç Milli takıma çağrıldım. O zamanlar Ankara, İstanbul ve İzmir karmaları vardı. Bu 3 ilin karmalarından seçilen oyuncular oluşturuyordu Milli takımı. Mayıs ayında İstanbul’da bizi kampa çağırdılar. Güneşspor’dan ben, Zekai Selli, yine Ankara’dan Celal adında bir arkadaşımız var. Beşiktaş’tan kaleci Varol Ürkmez. Fenerbahçe’den Ergün Öztuna (Puşkaş), önemli isimler var. Federasyon başkanı Orhan Şeref Apak, antrenörler Cihat Arman, Hakkı Yeten. Yöneticimiz Fahri Somer.”
AFFIMI İSTEDİM”
“İstanbul kampı başladı. İtalya’ya gideceğiz. Aklım okulda ve babamda. Hocalarıma gidip, Milli takımdan affımı istediğimde, hocalarım, “Biz Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sizin için gerekli izinleri aldık. Kitaplarınızı da buraya getirdik. Hem antrenman yapacaksınız hem de ders çalışacaksınız ” dedi. Sonra babam aranıp, ikna edildi. Babam, “Kendine güveniyor ise gitsin “dedi.
Bu arada Avni Bulduk, İstanbul’da Fenerbahçe ile bir hazırlık maçı almış, “Sakın dönme İstanbul’da kal “diye beni sıkıştırıyor. Dolmabahçe Stadı’nda Fenerbahçe ile oynadık. Bir ay İstanbul’da hem kamp yaptık, hem de derslerimize çalıştık. Sonra İtalya’ya gittik. Monte Carlo kentinde 3 maç oynadık. Lüksemburg’u yendik. Yugoslavya ile berabere kalıp, Macaristan’a yenildik. Ardından İtlaya’dan döndük”
“ÜÇ BÜYÜKLERLE 3 MAÇ”
“Avni ağbi o sezon Üç Büyüklerle maç almış. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray Ankara’ya geldi. Beşiktaş’da Bedri ağbi, Fenerbahçe’de Basri Dirimli karşımda oynuyorlar. Devrin önemli oyuncuları… Avni ağbi bizi İstanbul takımlarına pazarlamak istiyor. O üç maçta da çok başarılı bir oyun ortaya koyduk. Bu arada liseyi bitirdim ”
“SEN BANA ÇİMLERİ YOLDURAN AYKUT DEĞİL MİSİN ? “
“Avni ağbi yine İstanbul’da bir maç almış. Yalnız bu sefer garibanları götürdü. Sonra babam beni finanse etti. Ben de gittim. Tek başıma Tepebaşı’nda bir otelde kaldım. Kadıköy’de Fenerbahçelilerin takıldığı bir kahve var. Arayıp orayı buldum. Sonra futbolcular gelmeye başladı. Günün önemli isimleri. Bilardo oynamaya başladılar. Basri ağbi beni görünce, “Sen bana 19 Mayıs Stadı’nın çimlerini yolduran Aykut değil misin ? ” dedi. “Ben de “evet “dedim. Sonra güldük. Sarılıp, öpüştük. Böyle de bir anımız var”
“BABAM YURT DIŞINDA OKUMAMI İSTİYOR”
“Atatürk Lisesi’nden mezun oldum. Babam benim yurt dışında okumamı istiyor. Bu konuda Almanya’da müracaatta bulunduk. Bunu duyan Avni Bulduk, benim yurt dışına gitmemi istemiyor. Kendisinin de hesapları var. Ama babam kararlı Almanya’dan beklediğimiz cevap geldi. Braunschweig Teknik Üniversitesi’ne kabul edildim. O yıllar da pasaport çıkarmak çok zor. Vize almak çok zor. Mahalle arkadaşım Adnan Menderes’in oğlu Mutlu Menderes yardımcı oldu vize ve pasaport işlemlerimi hallett. ”
“20 YAŞINDA BRAUNSCHWEİG’YE YERLEŞTİM “
“Okulumun adını verdiği Braunschweig kentine 1956 yılında gelip yerleştim. 20 yaşımdayım. Burada hiç bir tanıdığım yoktu. Bir yıl hiç bir şey yapmadım. Sadece Almanca öğrenmek için çalıştım. Çok iyi derecede Almanca konuşan ve yazan biri oldum. ”
“TAHTAYA ADIMI YAZDIM”
” Almanya ‘da 2.yılımda Braunschweig Teknik Üniversitesi’nin girişinde kara bir tahta dikkatimi çekti. “Futbola, basketbola, voleybola, hentbola ilgi duyanlar adlarını yazsın”diye bir not yazılı. Ben de gidip, futbola adımı yazdım.Toplam benimle birlikte 40 kişi futbol oynamak için adını yazdırmıştı. İlk gün 3 saat çalıştık. Kadro önce 25’e sonra da 16’a düşürüldü. Ben de 16 kişiden birisi olmuştum. Almanya’da her üniversitenin futbol takımı vardı. Aachen, Münich, Berlin, Freiburg , Duisburg Essen, Bremen, Stuttgart gibi şehirlerin üniversiteleri ile maçlarımız olurdu ”
“SENİ ARAMIZDA GÖRMEK SİTERİZ “
” Bir gün üniversite takımında oynarken, bizi takip eden Eintracht Braunschweig kulübünden biri geldi. Bana, “Seni aramızda görmek isteriz” dedi. Ben de kendisine Almanya’da eğitim için geldiğimi, okuldan fırsat bulamayacağımı söyledi. O da bana antrenmanları gece yaptıklarını ifade etti. Kulübün sponsoru Wolksvagen firması. Takımın yüzde 90’nı Wolksvagen’de çalışıyor. Sonra karar verdim gitmeye. Bir kaç antrenmana çıktım ”
“ALMAN ÇÖPLÜĞÜNDE TÜRK HOROZUNUN NE İŞİ VAR “
“Bir gün antrenmanda bir Alman futbolcu, kendi kendine “Alman çöplüğünde Türk horozunun ne işi var “diye söylendiğini duydum. Bunun üzerine “benim burada devam etmemem” gerekir diye düşündüm. Kimseye bir şey söylemeden ayrıldım. Bir kaç gün antrenmana gelmediği gören antrenörümüz devamlı beni soruyor. Beni çok istiyor. Bunun üzerine tekrar antrenmanlara başladım. Benimle 4 yıllık mukavele yaptılar. 500 Mark ve 50 Mark da pirim verdiler ”
“BÜNDESLİGA’DA FORMA GİYEN İLK TÜRK “
“Almanya’da 26 Ağustos 1963 tarihinde başlayan Bubdesliga’da, bir Türk olarak forma giymek ilk bana nasip oldu. Eintracht Braunsehweig takımı ile 1860 Münih ile deplasmanında oynadığımız ve 1-1 bitan maçta forma giydim” 1965 yılına kadar oynadım. Toplam 78 maça çıkıp, 6 gol attım. Okulu bitirdikten sonra Ankara’ya döndüm. İşte böyle bir şeyler yaşadık. Sevildik… Takdir edildik. Devamlı arandık. Davet edildik. ”
ARŞİVLERDEKİ FOTOĞRAFLAR VE MANŞETLER
Aykut Ünyazıcı Almanya’da çok sevilen bir oyuncu. O dönemlerin belki de tüm zamanların en iyi oyuncusu Brezilyalı Pele’ye karşı oynadığı futbol çok konuşulur. İşte o günkü maçtan sonra bir gazete yazılan yazı:
PELE’YA KARŞI FORMA GİYDİ
“Brezilya milli takımının ve dünyanın bir numaralı futbolcusu Pele’yi sadece sahada tevkif (tutan)Traptoni değildir. Siz, bir hafta önce Hannover şehrinde bir Türk’ün Pele’nin peşinde bir gölge gibi dolaştığını ve saha da zararsız hale getirdiğini biliyor muydunuz? Doğru nereden bileceksiniz. Hala Türkiye’de Pele’yi gören futbolcu yok ki. Evet Avrupa’da Türk futbolunu 5 yıldır temsil eden isimsiz bir şöhret var. Türk sporunda Güneşspor’lu Aykut olarak tanınan bu futbolcu , şimdi yeni kurulan Alman milli liginin kuvvetli ekiplerinden olan Eintracht Braunsehweig takımında zaman zaman kaptan olarak çok başarılı maçlara imza atıyor. Geçen hafta Avrupa’da bir turnuvada bulunan Santos ile Niedersson Karması arasında oynanan ve 3-2 Santos’un galibiyeti ile biten maçta ilk devrede yer alan Aykut, siyahi futbol yıldızı Pele’yi tam tesirsiz hale getirmiştir. Kicker mecmuasının yazdıklarına göre, Santos’un 2.devrede 3 gol atmasının sebebi, Aykut’un yerini alan diğer futbolcunun Pele’yi marke edememesidir. İkinci yarıda sakatlanarak çıkan Aykut’u Santoslu yöneticiler çok beğendiklerini söylemişlerdir. Almanya içinde olduğu kadar dışında da Kickers ve Sport Magazin gibi mecmuaların haftanın en iyileri şeklindeki klasmanda her hafta ismi geçen Aykut gönülleri feth ediyor.
“VEFALI ÇOCUK “
Aykut Ünyazıcı’nın Genç Milli takımdan idarecisi olan Fahri Somer, daha sonra gazetelerde yazılar yazmaya başlıyor. Somer bir yazısında Ünyazıcı’dan şöyle bahsediyor: “Yılbaşında Almanya’dan bir tebrik kartı geldi. Orada hem okuyan, hem de futbol oynayan Aykut’dan. Aykut’u evvela Güneşspor’da sağ açık oynarken tanımıştım. Ertesi yıl Genç Milli takıma aldık ve İtalya’da oynattık. Bilgili ve sürati ile turnuvanın ilgi çeken futbolcuları arasına girmeye muvaffak oldu. Hepimiz büyük istikbal vaad eden bu gencin terbiye ve efendiliğine hayran kalmıştık. Aradan seneler geçti. Aykut mektebi bitirdi ve yüksek tahsil için Almanya’ya gitti. Şimdi Batı Almanya Ligi’nde oynayan yegane Türk futbolcusu. Brauschweiğ Eintracht takımında sağhaf oynayan ve çok sevilen Aykut’un takım resmini arkadaşlarına imzalatarak, bana göndermesi, bu efendi futbolcunun temiz karakterinin bir örneğidir. Gönderdiği fotoğrafta Aykut’a bakarken gözlerim bulandı. Sevinç ve heyecan ile titreyen dudaklarımdan şu cümleler döküldü: “Vefakar Çocuk”
KİMLERLE OYNADI:
Hans Jacker, Horst Wolter, Wolfgang Klaus Meyer, Wolfgang Wolfram, Gunter Busse, Joachim Base, Walter Schidt, Joachim Werner, Klaus Blumenberg, Klaus Hinz, Helmut Hosung, Jürgen Moll, Ernest Sallalfrank, Gerhard Schrader, Manfred Wuttich, Peter Kaack, Erich Maas, Lothar Uksab, Wolfgang Simon, Werner Rinas, Wolfgarip Grzyb.
GÜNEŞSPOR’DAN ARKADAŞLARI
Cevat Muratol, Aykut Ünyazıcı, Halim Kütükçüoğlu, Aydın Milli, Hakkı, Zekai Selli, Mümtaz Sümer , Hüseyin Top, Cahit, Kayhan, Güner
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli