Eğitim Öğretim Yılı yarı yıl tatili sonaerdi. Ziller tekrar çaldı. Muhteşem zenginliğimiz milyonlarca öğrenci tekrar ders başı yaptı. Onları ikinci dönemde zorlu bir maraton bekliyor. Yazılılar, sözlüler onları bir hayli yoracak. Tabi geleceğin inşası sadece ders kitapları ile de sınırlı değil. Sosyal, kültürel ve sportif etkinlerle desteklenmeyen bir eğitim artık “çağ dışı” olarak nitelendiriliyor. Artık bir tek öğrenci bile sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin dışında kalmamalı. Bu yolda Türk eğitim sisteminde çok ciddi reformlara ihtiyaç duyulmakta. Ülke olarak bir türlü eğitim öğretim sistemini herkesin içine sinecek bir formata kavuşturamadık. Eğitim öğretim sistemin en çok aksayan yönü ise ders kitapları dışında kalan, sosyal, kültürel ve sportif etkinliler kısmı. Hala bu tür çalışmaları eğitimin önünde bir engel gibi görülmesi çok hazin bir durum. Çağdaş dünyanın eğitim öğretim anlayışında öğrenciler okula adımını attığı gün bu tür faaliyetlerin içinde kendilerini buluyorlar. Bir şarkıya, bir türküye eşlik edemeyen, bir halk oyununa omuz veremeyen, bir esturmanın tellerine dokunmayan, bir spor branşında ter dökmeyen bireyin yeni dünya düzeninde başarılı olma şansı mümkün değil. Elbette dersler, kitaplar, yazılılar, sözlüler hep varolacak. En az bunlar kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler de ders sıralarında öğrencilerimizin, “olmaz ise olmazı” olmalı. Bu söylem artık lafta değil, hayat geçirilmeli. Bu yolda Beden Eğitimi ve Spor Dersi hafta da en az yarım gün olmalı. Hem de dolu dolu… Diğer sosyal ve kültürel faaliyetler için de bir yarım gün planlanmalı. Haftanın 5 gününden 1 günü spor, sosyal ve kültürel faaliyetlere ayıran bir eğitim öğretimin sonuçları çok farklı olacak. Spor, sanat ve kültürel etkinliklerle dokunulmayan bir tek öğrenci bile kalmamalı. Almanya’nın futboldaki başarısının sırrını hiç düşündünüz mü ? Almanya’da 0-14 yaş grubu çocuk sayısı 12 milyon. Almanlar bu rakamın 7 milyonuna futbolla dokunmuşlar. Biz de ise bu rakam 18 milyon beşyüz bin . Peki biz bu muhteşem zenginliğin kaçına dokumuşuz ? Sadece 500 binine. Bu yaş grubundaki çocuk nerede olur. Elbette okullarda olur .İşte biz sporu eğitimin önünde bir engel olarak gördüğümüz için futbolcu havuzumuzu da genişletemiyoruz. Almanya, Avrupa ve dünya şampiyonluklarına ambargo koyarken, biz yanından bile geçemiyoruz. Almanlar, İlyas Tüfekçi’leri, Erhan Önal’ları, Kubilay Türkyılmaz”ları, Nuri Şahin’leri, Mesut Özdil’leri, Yıldıray Koçal’ları dünya yıldızı, yaparken, biz bir tane bile bu kalite yıldız futbolcu neden yetiştiremedik ? Bunun tek bir sebebi var, o da okul sıralarında çocuklarımıza dokunamayışımızdır. Aynı genlerin çocukları Almanya’da aldıkları eğitimle dünya yıldız olabiliyorlar ise, bu topraklardan nice yıldızlar çıkacaktır. Sporla artık her çocuğa dokunmalıyız. Bir tane bile dokunulmayan çocuk kalmamalı. Onların spor yapmaları için her türlü imkanları seferber etmeliyiz. Onlara sporla dokunmaz isek, çağın hastalıkları, teknoloji, uyuşturucu, alkol bağımlığı gibi rakipler onlara dokunmak için fırsat kolluyor. Pusu da yatıyorlar. Eğer onları, bu acımasız düşmanlara teslim edersek, çok ağır bedeller öderiz. Bugün yapacağımız fedakarlık ve yatırımların daha fazlasını ödemek zorunda kalmak istemiyor isek, tüm çocuklarımıza sporla dokunmalıyız.
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli