GUİNNES ROKORLARI KİTABI’NA GİRECEK BİR FUTBOL SEVDASI

 GUİNNES ROKORLARI KİTABI’NA GİRECEK BİR FUTBOL SEVDASI

AYKUT AKALIN

Avni Bulduk, İlhan Cavcav ve Hasan Şengel, Ankara ve Türk futboluna çok büyük hizmetleri olan çok özel üç isim. Yaptıkları ve başardıkları yıllar geçse de kuşaktan kuşağa mutlaka anlatılacak ve yazılacaktır.

Bu isimlerle birlikte olup, hiç kimseye nasip olmayacak anılar, hatıralar,  tecrübeler paylaşan öyle bir isim var ki… O’nun futbol aşkı ve sevdası ise bugüne kadar eşine benzerine rastlanmak mümkün mü acaba ? .Bu müstesna ismin adı Aykut Akalın. Bırakın Türk futbolunu, dünya futbol tarihinde bugüne kadar eşine benzerine rastlanmayan bir rekora imza atıyor. Akalın, Güneşspor Kulüp Başkanlığı yanında, Sarı-Kırmızılı forma ile adeta gençlere bile parmak ısırtıyor .Ülkemizde 30 yaşını aşan futbolcular için “yaşlı” damgası vurulurken, 70 yaşındaki Aykut Akalın, 14 yaşında beri peşinden koşmaya başladığı asrın oyunu futbolda, aralıksız 55 yılı geride bıraktı.

Önce hedefini ,”50 yaşına kadar futbol oynayacağım”diye belirledi. Bir bakmışız  zaman su gibi akıp geçmiş, yarım asrı geride bırakmış Akalın. Sonra , “Ben futbola doyamadım 60 yaşıma kadar devam edeceğim “dediğinde , taraflı taraflı herkes , “Bu ne sevda, bu ne aşk. “ demekten kendini alamadı. Bugüne kadar bu yaşta bir futbolcunun resmi futbol müsabakasında hem de 90 dakika forma giydiği görülmüş bir durum değildi.

Akalın, sadece sahada Sarı-Kırmızılı takımın formasını terletmiyor, yeri geliyor bir teknik adam olarak oyuncularına taktikler veriyordu. 50’li yaşların yılları birer birer tüketilirken, attığı goller , verdiği gol pasları ile gençleri bile çılgına çeviriyordu.Bir bakmışsınız,  50’li yıllarda bitmiş. Aykut Akalın’dan flaş bir açıklama da geliyordu. Akalın, “Ben futbola doyamıyorum “diyerek 70 yaşına kadar “devam” kararı alıyordu.

Yaklaşık 40 yıla dayanan bir arkadaşlık ve haber takip mesaimizde Aykut Akalın’la çok özel bir dostluğun limanında çok ciddi beraberliğimiz olmuştu. Çok özel sohbetler ve haberleri paylaştık.. O’nun Avni Bulduk, İlhan Cavcav ve Hasan Şengel’le yaşadıkları kesinlikle bir gün mutlaka bir kitapta toplanacaktır. O’ndan öyle esprili anılar ve hatıralar dinledim ki, moralimin en bozuk olduğu günlerde bile , benim hayata bakış acımı derinden etkilemiştir. Aykut Akalın, 2006 yılında vefat eden Avni Bulduk’dan sonra da Güneşspor Kulübü’nün başkanlığını da yürütmekte. Yani futbolculuk ve teknik adamlığının yanında 15 yıldır da kulüp başkanlığı görevini ifa etmekte.. Futbol tarihinde bugüne kadar rastlanmayan “sevgi ve tutkunun ”nin kahramanı Aykut Akalın’la Güneşspor’un, dününü, bugünü, yarınlarını defalarla konuştuk. İflah olmaz futbol sevgisinin bedenini ve ruhunu nasıl sarıp, sarmaladığını sorduk. Daha ne kadar topun peşinde koşacağını, Güneşspor’un hedeflerini masaya yatırdık. Çok ilginç bir söyleşi gerçekleştirdik. İşte o’nun iflah olmaz futbol aşkının kilometre taşlarından bir kaç satır başı:

Bundan 10 yıl önce kafamda 60 yaşıma kadar futbol oynamak vardı. Sonra 60’şıma merdiven dayadığımı görünce, futbola doyamadığımı anlayıp, fikir değiştirdim. Kendi kendime 70 yaşıma kadar oynama kararı aldım. Bu kararın üzerinden 8 yıl geçti. Hafif bir sakatlık yaşadık. Onu da atlattık. Bu hafta tekrar sahalara döndük. 90 dakika mücadele ettik. 22 Temmuz 1952 doğumluyum. Allah’dan bir keder gelmez ise 2022’e kadar sahalarda olmayı hedefliyorum.

Futbola 14 yaşımda TED Ankara Koleji’nde okurken başladım. Adımı o yıl Okullar Arası Futbol maçlarında Gol Kralı olup, tüm Ankara’ya duyurdum. İlk lisansiyer olarak oynadığım kulüp Ankaragücü oldu. Rahmetli Sabri Kiraz, okul maçlarında izleyip, beğenmiş. Sarı-Lacivertli takımın profesyonel takımında yer aldım. Çok kısa bir de Gençlerbirliği maceram oldu. Beni Gençlerbirliği’ne Avni Bulduk aldı. Bir gün takım maça çıkarken, Avni ağbi, Fenerbahçe’ye transfer olan Paşa Hüseyin  (Çelik) ve Nezihi (Tosuncuk), santrafor Asım Gündüz  ve benimle birlikte saçı uzun arkadaşlarının saçını kestirmemizi istedi. Herkes berbere gidip, emri yerine getirdi. Bir tek ben saçlarımı kestirmedim. Bunun üzerine Avni Bulduk beni kulüpten kovdu. Yıllar sonra bir gün Ankara Tenis Kulübü’nün kapısında karşılaştık. Bana Güneşspor’da oynamayı teklif etti. Ben de kabul ettim. 1976-77 sezonunda sırtıma geçirdiğim formayı tam 45 yıldır hiç çıkarmadım.

Hayatımda çok az maç kaçırdım. Bunu bütün Ankaralılar bilir. Önce Avni ağbi, sonra da İlhan ağbi ile tanıştım. Yıllarca Ankara ve Türk futbolu için çok büyük değer ifade eden bu iki isimden çok şey öğrendim. Son nefeslerine kadar yanlarında oldum. Bu iki isminin yanında Allah uzun ömür versin Gençlerbirliği eski başkanlarından bir de Hasan Şengel’i ekleyin Onlardan aldığım bilgi ve birikimi, gençlere aktarmaya çalışıyorum. Böylesine müstesna insanlarla birlikte olmak benim en büyük şansım.

Avni ağbi 2005 yılında vefat etmişti. Avni baba öldükten sonra Güneşspor’u yaşatma görevi, o’nun vasiyeti üzerine bana kaldı. O hep, “futbola doyamadım “derdi. Şimdi o’nu daha iyi anlıyorum. Ben de aynı duyguları taşıyorum. Futbolu çok seviyorum. Avni Bulduk’tan, İlhan Cavcav’dan ve de Hasan Şengel’den , hem yöneticilik, hem insan ilişkileri ve hayata bakışla alakadar çok ama çok şey öğrendim. O’nlar futbolla yatıp futbolla kalkan insanlardı. Ben de futbola tutku ile bağlıyım. Onsuz yapamıyorum. Ölene kadar sahada olmayı düşünüyorum.

Güneşspor, çok özel bir kulüp. Avni Bulduk ile özdeşleşen, benim de uzun yıllarımı geçirdiğim Güneşspor’un Ankara ve Türk futbolu ile yüklendiği misyon henüz bitmedi. Bizler ve niceleri böylesine köklü bir kulüpte yetiştik. Bu kulübü yaşatmayı ve Türk futbolunda adından bahsettirmek için çok özel düşüncelerimiz ve ve projelerimiz var. Güneşspor’u mazisindeki yaşadığı parlak günleri kıskandıracak ,Ankara ve Türk Futboluna tekrar yeni yıldızlar kazandıracağız. Güneşspor 2019-2020 sezonunda Amatör 1.Küme’de mücadele edecek. Ben de bu sezon yine sahada olacağım. “diyerek kısa bir özet yapıyordu.

Avni Bulduk ile yaptığımız son röportajlarının birinde , Aykut Akalın’ın vefakarlığı ile ilgili bir anısını paylaşmıştı. Adeta elinde büyüttüğü, kulüpte futbol oynayan aynı zamanda idarecilik yapan Aykut Akalın ve Mehmet Gür, 1997 yılının bir yaz günü Avni Bulduk’a gelirler, “Baba biz halı sahada top oynuyoruz. Kulübün anahtarını bize ver. Topumuz patlarsa top alırız “ derler. Kolay, kolay kulübün anahtarını kimseye vermeyen Avni Bulduk , çok gönüllü olmasa, zor da olsa ikna edilir, anahtar alınır. Sonra kendisinin bir tatile çıkması önerilir. Ardından 3 kez yazlığa telefon edilerek, Ankara’ya gelmesi ertelenir. Aykut ve Mehmet 17 Ağustos 1997 Cumartesi sabaha karşı Ankara’ya dönecek olan Avni Bulduk ‘u uyararak, “Sakın kulübe uğrama ha ..” diye sıkı , sıkı tembih edilir. Avni Bulduk o günü, “Pazar günü saat bir de sporcularıma, arkadaşlarıma, karıma torunlarıma haber vermişler. Kulübe geldiğimizde mahşeri bir kalabalık bizi karşıladı. Ne olduğunu anlamadım. Kulüp çiçek bahçesi. Kolalar, pastalar var. Bir türlü olanlara anlam veremedim. Günaydın Özyurt, Veli Necdet Arığ, İlhan Cavcav, Metin Diyadin, Mustafa Kaplan, Güneş Spor Kulübü’nün önündeler. Ben hala şaşkınım. Sonra kulübün kapısına yaklaştım bir alkış koptu. Kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım. Aykut ve Mehmet kulübü, pırıl, pırıl yeniden inşa etmişler. Fayanslar döşenmiş. Masalar, sandalyeler alınmış. Göz yaşlarımı tutamadım. Ağladım, ağladım. “Allah sizden razı olsun. Beni 20 yaş gençleştirdiniz çocuklar.” dedim. İşte elimde büyüyen iki tane çocuğun Türk futbolunda eşine ender rastlanan bu vefa örneğini  ömrümce unutamadığım anılardan biridir “derken, bir kez daha gözyaşlarını tutamamıştı.

”Aykut Akalın” demek “vefa “demek. O’nun geçmişe duyduğu vefası ve yaptıkları hep ilham vermiştir. Bir anı da kendisi nakletmişti. O’nu da kendisi şu şekilde anlatmıştı: “Avni abi ile son günlerinde sık, sık bir araya geliyorduk. Bir gün bana , “Aykut bir gün ben ölürsem. Bir gün cenazem kulüpte kalsın. Sonra kulübün önünde bir tören yapın. Sonra da 19 Mayıs Dış Sahaları’nda cenazemi bir dolaştırın.” dedi Sonra da kendi özgü, o küfürlü, esprili ifadesi ile ,”Gömün …”dedi. Bu vasiyet üzerine biz kulübün önünde töreni gerçekleştirdik. Sonra tüm sevenleri cenazeyi omuzladı. 19 Mayıs Dış Saha’lara doğru yürümeye başladık. Tam kapıdan içeri girdiğimizde, hafta içi olmasına rağmen amatör küme maçları oynanıyordu. 1 Nolu Saha’da Tunç Altındağ-Tigemspor karşılaşması vardı. Maçın hakemi, bugünün Süper Lig hakemi Yaşar Kemal Uğurlu, cenazenin Dış Sahalara’a girdiğini görünce, birden düdüğünü çalıp, maçı tatil edip, oyuncular, teknik adamlarla koşarak cenazeye omuz verdiler. Çok duygusal bir sahne idi. Futbolu bu kadar seven biri ancak bu kadar güzel bir tesadüfle uğurlanabilirdi. “diyerek gözleri nemleniyordu.

Vefa ve ilham vermek herkese nasip olmaz. Bu yüce , bu asil duygunun temsilcileri Aykut Akalın gibi çok özel kişilerdir. Aykut Akalın’ın şimdiden Guinnes Rekorlar Kitabına  adını yazdırmış bir isim. Her ne kadar resmi müracaatı yapılmış olmasa da. Guinnes Rekorları denilince akıllara ilginç, farklı, en aşırı olaylar ve görüntüler gelmekte. Bu rekorlar 1955 yılından beri düzenli şekilde bir kitapta toplanmakta. Dünyanın en çok okunan seri kitabında 2010 yılında , 21 yaşında vefat eden 2 metre 51 cm boyu ile Sultan Kösen, “Dünyanın yürüyebilen en uzun adamı “olarak yerini aldı. Aykut Akalın’ın 2022 yılında 70 yaşında sahaya çıkıp, Guinnes Rekorları Kitabın’nda yer alacağını merakla bekliyorum.

 

 

Bu Yazı İçin Ne Düşünüyorsun?

Yorum Yap