BU YILGINLIK NİYE ?

 BU YILGINLIK NİYE ?

Mayıs ayında Cumhuriyetle yaşıt Gençlerbirliği’nde duayen Başkan İlhan Cavcav, bin 58 kayıtlı delegeden 147’sinin katıldığı genel kurulda 21. kez başkanlık koltuğuna oturdu. Temmuz sıcağında, alev alev yanan, adete yangın yerine dönen MKE Ankaragücü’nde 692 delegenin 47’sinin katıldığı kongrede 33 oy alan Bent Ahlat 103 yılık çınarın 45. başkanı oldu. Önceki gün, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Ankara (TÜFAD) Şubesi’nin 11. Olağan Genel Kurulu’nda Feridun Köse bir kez daha güven tazeledi. Köse, bin 315 kayıtlı üyeden 60’ının oyuyla 3 yıl daha görev yapacak. Son üç ay içinde şahit olduğum üç kongrede katılım çok düşündürücüydü. Türk futboluna damgasını vuran bu kurumlarının kongrelerine gösterilen ilgisizlik nasıl ifade edilir bilemiyorum.

Nedir bu ilgisizlik, bu yılgınlık? Şu rakamlara bir bakın. Hani “Dünyayı rakamlar yönetir” diye bir söz vardır. O zaman bu rakamlar, insanı endişelendirmez mi? Türk futbolunun bugünlere gelmesinde tartışmaz en büyük paya sahip antrenörlerimizin sivil toplum kuruluşu olan TÜFAD, 1965 yılında bu şehirde kuruluyor. Ankaralı teknik adamlar, tüm yurdun futbol emekçilerinin hayallerini örgütlemek için kolları sıvıyor. Gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyorlar. Bir sürü olumsuzluklarla,  sıkıntılarla boğuşuyorlar. Aradan geçen 47 yıl içinde 54 şubeye, 18 bin üyeye sahip olan kurum, yaptığı çalışmalarla ülke futbolundaki en etkin sivil toplum kuruluşu olmanın haklı gururunu taşıdı. Bu gerçeği kimse inkar edemez. Her zaman öncü ve atılımcı olan TÜFAD Ankara Şubesi’nin genel kuruluna sadece 60 kişinin katılması kabul edilebilir mi?,

İBRET VERİCİ ÖRNEK

Genel kurullarda şahit olduğum vurdumduymazlıkları doğru bulmuyorum. Spor alanındaki kurumların kongrelerinde yaşananları hiçbir zaman içime sindirememiştir. Sivil toplum kuruluşlarının 2 veya 3 yılda bir yaptıkları kongrelerine birkaç saatini ayırmamalarını hep hayretle karşılaşmışımdır. Sivil toplum kuruluşlarının en yetkili organları olan kongrelerde katılım her geçen gün azalıyor. Katılanlar, faaliyet raporlarının, gelir gider tablolarının, denetim raporlarının okunmasına bile tahammül edemiyorlar. Sanki oturdukları koltuk batıyor. “Bitse de gitsek” homurtuları arasında  harala gürele elleler kaldırıp indirilip kongre sona eriyor. Ne bir eleştiri, ne bir öneri hak getire… Yılda mutlu ayrıldığım kongre sayısı bir kaçı geçmiyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Kötü sonuçlar doğurur. Örnek mi istiyorsunuz? İşte Ankaragücü… 103 yılık kulüp doğru dürüst kongreler yapsa, gerçek delege iradesi sandığa yansısa Ankaragücü bu hallere düşer miydi? Türkiye’deki sivil toplum olgusunun en büyük yanlışı, kongreye kadar her türlü eleştiriyi, dedikoduyu yapanların ne hikmetse genel kurulda ağzını bıçak açmaması… Sivil toplumun gücü olmadan gelişmek, ilerlemek ve başarılı olmak hayal…

NOT: Bu köşe yazım 2012 yılında, yani tam 6 yıl önce yayınlandı. Neleri değiştirdik bir bakar mısınız…

Yorum Yap