NEDEN ANKARA KAYBETTİRDİ (2)

 NEDEN ANKARA KAYBETTİRDİ (2)

Euro 2024’ü,alamamamızın sebeplerini, sadece tesisle sınırlayacak kadar, ufuksuz değilim.Tam 43 yılını spora adamış bir insana bu öngörü de yakışmaz.Elbette sonuç alamamamızın çok sebepleri var . Onları da tartışacağız.Yalnız, ” Ankara kaybettirdi” tezimizi açıklamaya devam ediyoruz. Konuya 19 Mayıs Stadı ile başlamıştık.Cebeci Stadı devam edelim.
Bu şehir, Ankara ve Türk futbol tarihi için çok büyük önem taşıyan mekanlardan birine daha veda ediyor. Cebeci İnönü Stadı, geçtiğimiz sezonun ilk yarısının sonunda kapılarını kapattı. Yıllarca yıkılıp yerine neyin yapılacağı konusunda kafa yorduğumuz sorun artık netleşti. Cebeci Stadı’nın yerine 4 bin kişilik kız yurdu inşa edilecek. Proje, yıkım ve ihale süreci başladı. Haziran ayında kazma vurulacağı söyleniyordu. Hala ses seda yok. Yıkıldı da bizim mi haberimiz olmadı ise… O bizim ayıbımız olsun.. Artık, Cebeci Stadı’nın yerinde, gol sesi değil, yarınlarımız olan gençlerin şen kahkaları yükselecek. Yaklaşık 20 yıldır tartıştığımız bir sorunu bu şekilde netleştirmiş olduk.
Başkent Ankara’nın bu konuda yaşadığı talihsizlikleri düşününce, kazma vurulmadan, hatta kurdelesi kesilmeden bazı şeylere inanmadığımı not düşmek istiyorum.
Söz konusu yer, 1998 yılında rahmetli Turgut Özal zamanında Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Yücel Şeçkiner ile Devlet Bakanı Dr. Yıldırım Akbulut arasında imzalanan bir protokolle Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) devrediliyor. Bu devir karşılığında da TOKİ, Ankara’ya 2 adet 25’er bin kişilik stat yapmayı taahhüt ediyor. Gel gör ki bu bir türlü hayata geçmiyor. Alan, kimi zaman AVM, kimi zaman otopark, kimi zaman da konut yapımı ile gündeme geldi. Yücel Şeçkiner’den sonra 6 Gençlik ve Spor Bakanı, 6 Gençlik ve Spor Genel Müdürü, 5 Vali, 1 Büyükşehir Belediye Başkanı, 150’e yakın Milletvekili geldi, geçti.Hala sorun çözülmüş değil ise,bu neden bile, “Ankara kaybettirdi “dememiz için yetmez mi? Ankara’da yapılan yanlışlar tüm Türkiye’ye yansır.Cebeci de sizi biraz dolaştırayım da biraz hüzünlenen

Tartışılan alan 1967 yılında stat yapılmadan önce, cambazların gösteri yaptığı, insanların bisikletle bindiği ve futbol oynanan çok ama çok önemli bir mekan. Futbol adına ilk bilinen adı ile Hamit’in Tarlası, ardından Cebeci Çayırı ve son olarak da Cebeci İnönü Stadı, bağrında binlerce anı ve hatıra saklamakta. Keşke bu tür projeleri 50 yıllık ufuklarla değil, 100 yıl, 200 yıl hizmet verecek şekilde inşa edebilseydik. Sonra da buraları müzeye çevirip, tüm yaşanmışlıkları yeni nesillere aktarabilseydik. Maalesef bunu beceremiyoruz.
Ankara’da futbol topu, 26 Ekim 1922 yılında santra yuvarlağına Cebeci Çayırı’nda konuluyor. Futbol, o günlerde sıradan bir bozkır kasabası olan Ankaralı için senaryosunu okumadan oynayacağı bir oyundu. Anadolu Sanatkaranlar Gücü ile Talimgahgücü arasında oynanan maçın üzerinden tam 95 yıl geçmiş. Keşke “Bu yaşanmışlıkları bir müzede toplayabilseydik” diye hayıflanmamak elde mi?
Cebeci Çayırı o kadar çok anı biriktirdi ki, anlatamam. Çok uzağa gitmeyelim, tarihler 21 Eylül 1986’yı gösteriyor. Cebeci İnönü Stadı’nda Ankaragücü-Beşiktaş karşılaşıyor. Dünya futbol tarihine geçen bir olay yaşanıyor. Tüm çabalarına rağmen maçın hakemi Ahmet Akçay’a çarpan top ağlarla buluşuyor. Beşiktaş yenik duruma düşüyor. Ertesi gün gazeteler, “HAKEM 1 – Beşiktaş 0” manşeti ile çıkıyor. Bunun gibi insanı gülümseten, düşündüren o kadar çok anı var ki, hatıraladıkca insan bir tuhaf oluyor. İyisi mi burada keselim.

Bu Yazı İçin Ne Düşünüyorsun?

Yorum Yap