2018-2019 futbol sezonuna “merhaba” demeye hazırlandığımız şu günlerde bir başka merhabayı da siz değerli okurlarımız için ilk yazımda söylemek istiyorum. Bilindiği üzere geçen sezon üzücü bir şekilde Süper Lig’de yer alan iki takımımız Osmanlıspor ve Gençlerbirliği 1. Lig’in yolunu tuttu. Ancak bunun yanında asırlık çınar Ankaragücü, 2011-2012 sezonunda veda ettiği Türkiye profesyonel futbol liglerinin en üst kademesi olan Süper Lig’e geri döndü. Yani bir ‘merhaba’ da Güçlüler’den geldi.
Yeni sezona başlarken Ankara’nın yıllardır beklediği, yolunu gözlediği bir yayın organı ile sizlerle birlikte olmanın heyecanı içerisindeyim. Öyle bir şehir düşünün ki yıllarca Hititler, Frigler, Lidyalılar, Romalılar gibi bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve sonunda 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olma yükünü üstlenmiş, her köşesinde bir tarih yatan, milyonları içerisinde barındıran her şeyiyle koskoca bir metropol. Lakin gelin görün ki 1 Süper Lig takımı, 2 Spor Toto 1. Lig takımı, 5 TFF 2. Lig takımı ve 2 TFF 3. Lig takımı olmak üzere 10 tane profesyonel liglerde top koşturan futbol takımı olan ve diğer spor dallarında sayısız sporcu barındıran bu şehrin tesis ve basın adına birçok eksiği bulunmakta. Örnek verecek olursak daha birkaç gün öncesine bakmak yeterli olacaktır. 51 yıldır düzenlenen TSYD Ankara Şubesi Dörtlü Futbol Turnuvası, “başkentte” futbol müsabakası oynamaya elverişli stat olmadığından dolayı iptal edildi. Basın eksikliği konusuna göz gezdirecek olursak; Spor Toto Süper Lig ve Spor Toto 1. Lig gibi en üst kademe 2 ligin yayın hakkını elinde bulunduran beIN Sports’un Ankara’da temsilciliği dahi bulunmuyor, ulusal gazetelerin başkent ekleri ya kapanmış ya da kapanmayı bekliyor, şehirde spor gazetesi hali hazırda olmamakla beraber ulusal çapta yayın yapan spor gazetelerinin de bir bürosu dahi bulunmuyor. Olimpiyat, Dünya Kupası, Avrupa Futbol Şampiyonası gibi dev organizasyonları düzenlemeye aday ülkemizin başkenti, patlamaya hazır bir yanardağ gibi içerisinde büyük bir potansiyel barındırırken görmemezlikten geliniyor ve diğer şehirlerin gölgesinde kalıyor. Bugün Berlin, Londra, Paris, Roma, Madrid gibi Avrupa şehirlerinin başkentlerinde bulunan statlar, tesisler, yapılan sportif faaliyetler ve kazanılan başarılar düşünüldüğünde güzide ülkemizin başkenti Ankara’nın onların fersah fersah gerisinde olduğunu görmek bir Ankaralı olarak içimi çok acıtıyor.
Tarihi milattan önce 3000 yılına kadar dayanan Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın yazımda belirttiğim gibi spor alanında birçok eksiği bulunuyor. Yıllardır türlü sıkıntılarla boğuşan bu şehir, içinde bulunduğumuz günlerde artık bu sıkıntıları iliklerine kadar hissetmekte. Lakin senelerce olduğu gibi omuzlarında bulunan yükü o mağrur ifadesiyle ve yılmaz tavrıyla taşıyan Ankara, bu sıkıntıların da üstesinden en iyi şekilde gelmesini bilecektir. Üzerinde oynanan oyunlara, üvey evlat gibi arka plana itilmesine, kafasını sokacak bir barınak dahi verilmemesine rağmen bu şehir öyle bir gol atacaktır ki geçen sezon Gençlerbirlikli Alper Uludağ’ın uzatmalarda Galatasaray’a attığı goldeki, bir önceki sezon o zamanki adıyla Spor Toto 2. Lig’de yer alan Ankaragücü’nün Tuzlaspor ile oynadığı maçta son dakikalarda Kenan Özer’den bulduğu goldeki gibi Ankaralının “gooooooool” sesi Ulus’tan Mamak’a, Altındağ’dan Sincan’a şehrin dört bir yanında ve Edirne’den Kars’a değin tüm ülkede yankılanacaktır. İşte uzatmaların oynandığı şu anlarda bu golü atabilmek için biz de kolları sıvadık ve bu siteyi siz değerli okuyucularımızla buluşturduk. Artık son anlar oynanıyor, kaleci degajını yaptı, hakem her an düdüğü çalabilir, topu al ve öyle bir gol at ki Ankara, 5 bin yıllık tarhine yakışır dillere destan bir gol olsun.
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli